Emniyet Teşkilatı GİH Memuru sakal bırakabilir mi?
Çevremde çokça sorulan ve sürekli olarak aksatılan ve sonunda ise Memurların talebinin olmadığı halde atamaya tabi tutulup yer değiştirmesi, psikolojik tedaviler alması vb. durumları görünce bu soruya karşılık bu yazıyı yayımlamak hasıl olmuştur.
Anayasanın Mahkemelerin Bağımsızlığı başlıklı 138. Maddesinin 2 ve 4. Fıkrasına göre: Alıntı:“...Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz…hükmü geçmektedir. Bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve geciktiremez. Anayasanın yukarıda yazılı hükmü, adli veya idari yargı ayrımı olmaksızın Anayasanın 9. Maddesi gereğince “ Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” adına yargı yetkisini kullanmakla görevlendirilmiş bağımsız ve tarafsız mahkemelerin tüm kararlarının yasama, yürütme ve idare tarafından değiştirilemeyeceği, mahkemenin almış olduğu kararlara idarenin derhal uymak zorunda olduğu 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun kararların sonuçları başlıklı 28.maddesinde düzenlenmiştir. İYUK madde 28 in 3. ve 4. Fıkralarında: Alıntı:“3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.hükümleri ile idari yargı kararlarının yerine getirilmemesi durumunda idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesinin Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. Maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti”dir. Yine Anayasanın 125.maddesinin 1.fıkrasında idarenin her türlü iş ve eylemlerine karşı yargı yolu açıktır ibaresi bulunmaktadır. Bu hükümler ışığında; DANIŞTAY 12.DAİRENİN 20.04.2022 TARİH VE 2022/2247 sayılı kararında “Kamu kurum ve kuruluşunda çalışan personelin kılık ve kıyafet yönetmeliğine dair verdiği kararda (erkek memur için) “HER GÜN SAKAL TIRAŞI OLUR VE SAKAL BIRAKAMAZ“ ibaresinin İPTALİNE karar verdiği ve bu karar Cumhurbaşkanlığı Hukuk Ve Mevzuat Genel Müdürlüğünce Mevzuat Bilgi Sistemine eklenmiştir. Yüksek mahkemelerin hüküm ve kararları sabit iken ve günlük sakal tıraşı olunması yönünde verilen uyarılar/emirler tamamıyla usulsüz ve mahkeme kararlarına aykırıdır. Sakal tıraşı olunması yönünde sözlü olarak yapılan emri kanuna aykırıdır. Amirin diretmesi durumunda emrin yazılı olarak istemeniz doğaldır. Ancak üst amirin size bununla alakalı yazılı emir vermesi mümkün görünmemekle birlikte, kendisinin bu emri yazılı vermesi kanunsuz emirdir ve kendisinin suçu açıktır. Bu 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunun 2. Maddesince açıktır: Alıntı:“Kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan Polis; amirinden aldığı emri, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir. Ancak, amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazılı olarak yenilerse, emir yerine getirilir. Bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez. Yerine getirenler sorumluluktan kurtulamaz.”Bu madde Polisin, kanunsuz emir alamayacağını, uygulamayacağını ve kanunsuz emirde bulunamayacağını belirtir. Hal böyle iken sivil memura istemediği halde sakalını kesmesi yönünde Amir, emir veremez ve bu emirde diretemez. Diremesi mobbing içerir ve suçtur. Bakınız Anayasamızın 74. Maddesinin 1. ve 2. fıkrası ve akabinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 21. Maddesince: Alıntı:“Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Alıntı:“Devlet memurları kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkına sahiptirler.kamu görevlileri, amirlerinin uyguladığı eylemlerden ötürü şikayetçi olma hakkına sahiptir ve şikayeti alan idare bu tür bir şikayet başvurusuna cevap vermekle yükümlüdür. Eğer idare cevap vermez ise kendisinin de hukuki sorumluluğu doğar. Ayrıca, Devlet Memurlarının Şikayet ve Müracaatları Hakkında Yönetmelik’in 6. Maddesi: Alıntı:Şikayet hakkında karar verme yetkisi şikayet edilenin ilk disiplin amirine aittir.şikayet hakkında karar verme yetkisinin şikayet konusu olan kişinin ilk disiplin amirine ait olduğunu belirtir. Şikayetin kabul edildiği fakat karar verme yetkisi olmayan amirler, şikayeti ve kendi görüşlerini, ilk disiplin amirine 3 gün içerisinde iletmekle yükümlüdür. Şikayetçiye de durum hakkında bilgilendirme yapılır. Yönetmeliğin 9. maddesi, Alıntı:Şikayette bulunan ve şikayet edilen memurlar yetkili amirlerce verilen kararlara karşı bir defaya mahsus olmak üzere kararın kendilerine tebliğini izleyen 10 gün içinde bir üst mercie itiraz edebilirler.İdarece verilen karara karşı, kararın kendisine tebliğ edildiği günü takip eden 10 gün içerisinde itiraz edilebileceğini belirtir. Yönetmeliğin 14. maddesi, bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılan şikayet ve müracaatlar konusunda görevlerini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmeyen amirlere, durumun ağırlığına göre 657 sayılı DMK’nın 125. maddesinde belirtilen disiplin cezalarının verileceğini hükme bağlar. İhbar yükümlülüğünü yerine getiren devlet memurlarına ihbarlarından dolayı bir ceza verilemez ve hizmet koşulları ağırlaştırılamaz veya değiştirilemez. 2020 yılında Danıştay 2. Dairesi tarafından verilen bir kararda, davacının iddialarının, davacı üzerinde fiziki ve ruhsal olumsuz etkilere yol açtığı ve belirli bir süre boyunca sistemli bir şekilde devam eden yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan bu işlemler nedeniyle, manevi tazminat ödenmesi gereken koşulların oluştuğu belirtilmiştir. Bu kararda, davacının şikayetlerinin soruşturma raporu ile doğrulandığı ve bu doğrulamanın mobbingin ispatında delil olarak kabul edildiği görülmüştür. Hakkında mobbing uyguladığı gerekçesiyle şikayetçi olunan kamu görevlisine, idari soruşturma sonucunda disiplin cezası verilebilir. Örneğin, altında çalışan personele mobbing uyguladığı iddiasıyla şikayetçi olunan bir başhemşire hakkında Danıştay, hazırlanan rapor ve şikayetlerin ışığında, başhemşirenin görevine devam etmesinin kamu hizmetinin olumsuz etkileneceği sonucuna varmıştır. Bu durumlar, idari yolların kullanılmasının, mobbingin tespit edilmesi ve ispatlanması açısından önemini göstermektedir. Bu nedenle, kamu görevlileri, mobbinge maruz kaldıklarını düşündüklerinde bu idari başvuru yollarını kullanmayı göz önünde bulundurmalıdır.
|
İpucu
“Sitenizin hangi ülkelerde sorunsuz olarak çalıştığını Whats My Dns servisini kullanarak test edebilirsiniz.”
Kripto Takip
Yasal Uyarı
Bu internet sitesi içeriğinde yer alan tüm yazılar Yodofoo.com.TR’ye (YTR) ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olurlar. YTR, ilgili yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. YTR Blog'da yer alan tüm yazılar/makaleler bilgi edinme amacı ile sınırlı olup YTR'den izin alınmaksızın değiştirilemez, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz, umuma iletilemez, başka bir lisana çevrilemez.
|