İmadeddin Nesimi (3)
Adını ilk duyduğumda merakla araştırdığım şairdir. Derisi yüzülerek idam edilmesi kendisi hakkında birçok hikayeyi doğurmuş, İnsanları ve sevgiyi merkezine alarak 7 Ulu Ozan arasına girmiş önemli şahsiyet! Özellikle Fazlullah Esterabadi’nin hizmetine girmiş ve ondan eğitim ve terbiye almış, onun kızı ile evlenmiş çok geçmeden halefi olmuştur. Böylece Hurufilik abdallar zümresinin lideri ve yol göstericisi olmuştur.
Nesimi hakkında bilgiler çok azdır. Ne zaman ve nerede doğduğu hakkında net bir bilgi yoktur. Hatta çoğu yerde kendisinin “Seyyid” olduğu yazmaktayken (Seyyid Ali İmadeddin Nesimi) bunu dayandıracak bir künye bulunmamaktadır. Alıntı:“Gerçi bu gün Nesimi’yem, Haşimiyem, Kureyşiyem, Çoğu yerde adının Ali veya Ömer, lakabının İmadeddin olduğudur. 1347(?) veya 1369(?) yılında Tebriz(?), Bakü(?), Tebriz(?), Şiraz(?) veya Halep(?) de doğmuştur. Eserleri incelendiğinde kullanılan dilde -Türkçe- diretmesi -Farsça şiirlerde yazmıştır- nedeniyle Azerbaycan Türk’ü olduğu düşünülmektedir. İyi bir medrese eğitimi aldığı söylenen Nesimi, Felsefi şiirin temelini atmıştır. Fazlullah Esterabadi ile tanışıp ve hizmetine girmiştir. Bu tanışma müritlik ile başlayıp, damatlığa, oradan da halifeliğine kadar devam etmiştir. Tasavvufi şiirleri bu tanışma evresinden sonra Hurufiliğe ait fikirlere yöneltmiştir. Alıntı:“… Nesimi’nin şiir analizini yapıldığında gençlik yıllarında iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Özellikle şiirlerinde Azerbaycan lehçesini, Farsça ve Arapçayı çok iyi kullanabilmesi bunun en iyi göstergesidir. Şiirlerini Hurufiliği yaymak için kullanmış ve Azerbaycan, İran, Arabistan ülkelerine gitmiştir. Timur’un emriyle oğlu ve Azerbaycan Valisi Miran Şah Hurufilere, baskı göstermesi, takip ettirip özellikle Fazlullah Esterabadi’yi idam edildiği dönemde ise Azerbaycan’dan ayrılmış ve şiirleriyle bilindiği Anadolu’ya gelmiştir. I. Murat dönemin ise Osmanlı topraklarına gelmiş ve Bursa’da bulunmuştur. Tabi burada iyi karşılanmadığını ileri sürenler ve tam tersine iyi karşılandığını hatta fikirlerinin Fatih Sultan Mehmet’e kadar ulaştığı çok beğenildiği ve Edirne sarayına kadar bu düşüncelerin hakim olduğu söylenmiştir. Ancak son söylenen söze ben pek imkan vermiyorum, Nesimi’nin ölüm yılı bu devirden önce ve döneme bakıldığında Sivas ve çevresinde Hurufilerin olduğu söylenmekte ve Osmanlı toprakları içinde bulunmamaktadır. Hacı Bayram-ı Veli ile görüşmek istemiş düşüncesi (Hurufilik) nedeniyle huzura kabul edilmemiştir. Anadolu’da fikirlerini yayacak ortam bulamayan Nesimi, Suriye’ye geçmiştir. İbn Hacer el-Askalani, Nesimi’nin burada Hurufi şeyhi olarak faaliyette bulunduğunu ve birçok mürid elde ettiğini söyler. Burada Halep uleması tarafından verilen fetva üzerine Şeyhel-Mahmudi’nin de onayını alan Saltanat Naibi Emir Yeşbek, Nesimi’nin başı kesilerek idam edilmesini ve derisi yüzülmesini emretmiştir. Alıntı:Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Tabi, Nesimi’nin infazı birçok halk hikayesini oluşturmuştur. Bunlardan en çok bilineni Nesimi’nin dersi yüzülürken olan hikayedir. Nesimi ibreti alem için halkın arasında infaz edilmek için getirilir. İdam sehpası yoktur ama çarmıha benzer bir direk dikilmiştir. Nesimi’nin elleri ve ayakları bu direğe bağlanır. O sırada katli için fetva veren mollalar idamı izlemeye gelirler ve o sırada ise “Nesimi’nin kanı necistir, her kim ki o kana değer, değdiği uzununda kesilmesi gerekir!” sözünü söylerler. Ne gariptir ki o sözü söyleyen mollanın eline Nesimi’nin kanı sıçrar. Halk o sıra gözünü mollaya çevirir. Molla ise elini bir bezle silip, kanı temizledikten sonra “Kanın bulaştığı yeri silmekte kafidir.” der. Bunun üzerine can çekişmekte olan Nesimi der ki: “Ben Hak uğruna canımı veriyorum ama sen inandığını söylediğin Allah için bir parmağını bile veremiyorsun!”
|
İpucu
“Sitenizin hangi ülkelerde sorunsuz olarak çalıştığını Whats My Dns servisini kullanarak test edebilirsiniz.”
Kripto Takip
Yasal Uyarı
Bu internet sitesi içeriğinde yer alan tüm yazılar Yodofoo.com.TR’ye (YTR) ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olurlar. YTR, ilgili yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. YTR Blog'da yer alan tüm yazılar/makaleler bilgi edinme amacı ile sınırlı olup YTR'den izin alınmaksızın değiştirilemez, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz, umuma iletilemez, başka bir lisana çevrilemez.
|