Merhaba dostlar,
Kısa süre önce yayın hayatına başlayan bu sitede siz değerli takipçilerimize Matematik derslerini elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorum. Özellikle tanımları, altını üstünü vurgulaya vurgulaya; içinde geçen kelimeleri analiz ede ede sizlerin anlaması için büyük çaba da sarf ediyorum.
Çünkü Matematik demek tanım demektir. Matematiğin uygulamalarını çözmek ise tanımı soruya uygulayıp sonuca ulaşmaktır. Konu anlatır gibi yazıya başladım ama matematiğin felsefesinden bahsetmemek olmazdı. Hele
“Matematiğe nasıl çalışmalıyız?” diye soran bir kardeşime mecburen bunu öğüt olarak söylüyorum. Hayatın her yerinde olan bu dersi ister bilerek ister bilmeyerekte kullanıyoruz. Bu bir ders değil, sizlerle samimi olarak kaleme aldığım bir sohbet.
Matematiğe çalışırken ilk dikkat etmeniz gereken madde tanımlardır. İyi anlaşılmalı ve kafanızda soru işareti olmadan geçilmelidir. Şu an hali hazırda “Kümeler” konusunun içeriğini hazırlıyorum sizler için. Eğer konuları incelediyseniz özellikle
“iyi tanımlanmış nesne topluluğu” cümlesini kullanmadığım ve analiz etmediğim yer yok. Şunu bilin ki tanımları ne kadar iyi bilirseniz konuya o kadar hakim olursunuz ve üstesinden gelemeyeceğiniz bir problem olmaz. Eğer küme tanımını iyi anladıysanız “dünyada hafta sonu günleri”nin bir küme belirtmediğini söylemeniz lazım, söyleyemeyenler için kısaca anlatayım; Türkiye’de hafta sonu günleri Cumartesi ve Pazarken, İsrail’de bu günler Cuma ve Cumartesidir. Bu cümlemiz iyi tanımlı olmadı. Ama bunu İsrail’de hafta sonu günleri desek bunun küme belirttiğini ve bu kümeye A dersek A={Cuma, Cumartesi} kümesi olduğunu hemen söyleyeceksiniz.
Dikkat edin tanım bilerek bir problemi çözdük yani küme olup olmadığının cevabını verdik, devamı ve ben güzeli analiz yaparak küme olmayan ifadeyi küme olacak şekilde düzenledik ve bir küme elde ettik. İşte ideal öğrenim burada. Leb demeden Çorum cevabını almak.
- "Hocam çok güzel anlatmışsınız ama ben konuyu biliyorum ama soruyu çözemiyorum, buna ne diyeceksiniz."
Canım, şekerim, güzelim, gardaşım… konuyu ya öğrenmedin ya da ezberleyip geçtin. Nereden bunu çıkardım derseniz, sizle bir soru cevap yapalım ve konuya göre cevap nasıl değişir görelim.
- En küçük tek basamaklı sayma sayı?
- En küçük iki basamaklı sayma sayı?
- En küçük tek basamaklı doğal sayı?
- En küçük iki basamaklı doğal sayı?
- En küçük tek basamaklı tam sayı?
- En küçük iki basamaklı tam sayı?
- En büyük ve en küçük reel sayının toplamı kaçtır?
Konu hakkında hafif bilgisi olan ve ben bu konuyu biliyorum diyen canlara gelsin bu sorular. Cevaplarım ile cevaplarınızı karşılaştırın, tamamını doğru yapanlar canımsınız konuyu iyi anlamışsınız. Hepsini doğru yapamayanlar işte sözüm sizlere. Ama önce cevapları vereyim:
- 1
- 10
- 0
- 10
- -9
- -99
- Belirsizlik içerir.
“Ama hocam nasıl olur, yaa ben negatif sayıları unuttum, hocam reel sayılar en küçük ve en büyük sayının toplamı sıfır değil mi?…” gibi cevaplarınız ve sorularınız geliyor kulağıma ama cevaplar bunlar arkadaşlar yapabileceğim bir şey yok. İşte bahsettiğim konuyu iyi anlama ya da tanımı iyi anlama burası işte. Matematikte bir konu tanımla başlar tanımın uygulaması(çözümlü örnek ve soru çözümü) ile devam eder ve biter diyemiyorum, bu konu devam eder ve yeni konunun öncülü olur. Konular birbirleriyle bağlantılıdır. Sizler kümeyi bilmezseniz, sayı kümesini oluşturamazsınız, bağıntı oluşturamazsınız, bağıntı olmazsa bir fonksiyonu oluşturamazsınız, fonksiyonlar anlaşılmazsa limit, türev, integral alamazsınız. Son sorunuz sayı problemi olarak algılasanızda bu bir limit sorusuydu. Yani sonsuz-sonsuz belirsizliğiydi.
O zaman Matematik çalışırken ilk yapmamız gereken şey ben matematik yapabilirimdir. Yapamam tabusunu kırmanız lazım. İnanmak başarının yarısıdır.
“Ama hocam vallahi anlamıyorum olmuyor?” böyle bahanelerini geçin canlar. Herhangi bir kitap evine veya kütüphane gittiğinizde varsayıyorum ki KPSS çalılıyorsunuz. ALES veya YKS kitaplarının bulunduğu rafta KPSS kitabı aradınız mı? Bunu yapan bir arkadaşımız varsa aramızdan ayrılabilir. Bu arkadaşın matematiklede işi olmasın
Hepinizin bu muttoyu kabul ettiğini varsayıyorum yoksa buraya kadar bu yazı okunmazdı. Şimdi gelelim ikinci kurala, tanımlar iyi bilmek(ezber yok, iyi bilirseniz siz yazarsınız bu tanımı) ve hakim olmaktır. Yukarıdaki soruları örnek alın genelde ben biliyorum diyenlerin çoğu konuyu bilmiyor. Artık kendinizi kandırmayı bırakın arkadaşlar ve hemen vakit kaybetmeden çalışmaya başlayın
Hocam ben tavsiyenize uydum tanımları iyi anladım ama hala yapamıyorum. Ben yapacağım diyip tanımı anlamak matematiğin %70’dir bana göre. Belki diğer arkadaşlarım bunun oranını arttırır ya da azaltır. Anahtarımız burasıydı. Şimdi üçüncü öncülümüzde soru çözmek. “Haydiiii, ya ben soru çözemiyorum sen soru çöz diyorsun hocam!” diyorum evet. Ya bende matematik sorusu çözmeliyim ki bildiklerimi kuvvetlendireyim, bilmediğim ya da eksik kaldığım ne varsa onu tespit edip o eksiği gidereyim. Siz sanıyor musunuz ki biz Matematikçiler geceleri uyuyoruz? Geceleri bizim soru çözdüğümüz zamanlardır sabahına sizlere ders anlatacağız olurda dalgınlığımıza gelir, çözmediğimiz bir tiptir siz çözersiniz ki ben helal olsun derim ama dilinizden de kurtulamam
Unutmadan belirteyim çözemediğiniz soruları mutlak suretle sorun canlar öyle köşede bir yerde kalmasın. Geri dönütler çok önemlidir.
Şu an %90 tamamız. Son olarak ise canlar bol bol tekrar. Bugün yaptığınız şeyi yarın unutursunuz. Yazılı dönemlerinizi hatırlayın çoğunuz konuyu ilk zamanlar hatırlayıp yazılıda yapamıyordunuz ve düşük notlar alıyordunuz. “Acaba sebebi neydi ki” dediğinizi duyar gibiyim işte sebebi buydu canlar tekrar eksikti.
İşte temel ve genel matematiğe bu 4 sıralı adımla çalışılır ve bu emeğin karşılığı inşallah alınır. Umutsuzluğa düşmeyin, çalışmayı ihmal etmeyin, asla pes etmeyin ve kendinize çok iyi bakın kardeşlerim.